Yeni Sanal Hastalık FOMO !
Teknoloji geliştikçe hayatlarımıza yeni kavramlar girmeye devam ediyor. Bilgiye ulaşmanın en kolay ve hızlı yolu internet, cep telefonlarımızdan kolaylıkla ulaşabildiğimiz büyük bir bilgi havuzu. Bu bazı açılardan büyük kolaylık sağlarken, diğer taraftan bizleri sanal aleme hızla bağımlı kılan bir unsur.
Sabah uyanır uyanmaz cep telefonunuzdan sosyal medya hesaplarınızı kontrol ediyor, gün içinde sosyal medyaya giremediğiniz zaman rahatsız oluyor, fırsat bulduğunuz ilk anda cep telefonunuzu elinize alıp internete bağlanıyor, boş zamanlarınızın tamamını internette geçiriyor ve gece yatmadan önce son kez mutlaka telefonunuzdan sosyal medya hesaplarınızı gözden geçiriyorsanız geçmiş olsun! Siz de yeni sanal hastalık “FOMO” ya yakalandınız demektir.
İlk olarak 2004 yılında yazar Patrick J. McGinnis tarafından ortaya atılan FOMO (Fear of Missing Out) kavramı en basit anlamıyla; sanal alemde gelişmeleri kaçırma korkusu olarak tanımlanabilir. Kişilerin gelişmeleri, son trendleri, arkadaşlarının yaptıklarını kaçırma korkusu sürekli çevrimiçi olma ihtiyacını beraberinde getiriyor. İnternete bağlanılamadığı zamanlarda büyük bir rahatsızlık hissine kapılma durumu daha ileri boyutta anksiyeteye yol açıyor. Dolayısıyla Fomo, kişilerin psikolojik sağlığını olumsuz yönde etkileyerek özellikle depresyon duygularını arttırabiliyor.
FOMO, her şeyi kolay elde etmeye alışmış, hayatın zorlukları ile henüz tanışmamış, özgürlüğüne son derece düşkün, teknolojiye bağımlı Z kuşağında daha sık görülen bir hastalık. Bir de işi bilgisayar ile ilgili olan kişilerde daha fazla görülüyor. Bu kuşak için başkalarının ne yaptığı, gittiği yerler, giydiği kıyafetler, katıldığı sosyal etkinlikler vs… büyük önem taşıyor. Çevrimiçi olamayıp bu gelişmeleri izleyemeyen kişiler bu gelişmelerden geri kalmış düşünerek büyük rahatsızlık duyuyor ve kendilerini rahatsız hissediyor. Fomo durumunda birey, sürekli olarak başka bir karar vermesi halinde sonuçların çok daha farklı olacağını düşünerek kafasında sürekli ihtimalleri tarıyor.
Azı karar çoğu zarar deriz ya, aslında bu duruma ne kadar da uygun bir söz bu! İnernetin sağladığı kolaylık ve avantajların yerinde ve dozunda kullanılmasının önemi burada ortaya çıkıyor. Başkalarının hayatları hakkında bilgi sahibi olmak ve sanal dünyada kendi gerçeğimizden farklı bir hayat yaşıyor izlenimi vermek aslında çağımızın en önemli sorunlarından biri.
Kişileri birbirinden uzaklaştıran, herkes için yalan bir mutluluk tablosu yaratan, güzellikleri paylaşmak yerine başkalarını özendirme amacı taşıyan sosyal medya paylaşımları, giderek daha fazla kişiyi içine çeken dipsiz bir kuyu. Bu kuyunun içine ne kadar girdiğinize bağlı olarak FOMO’ ya yakalanıp yakalanmadığınız, daha ileri safhaya geçme ihtimaliniz vs… değişiyor.
Uzmanların görüşü; Sanal alemde çoğu gerçek olmayan paylaşımları takip ederek vakit harcamak yerine; cep telefonlarınızı bir kenara bırakıp doğa yürüyüşlerine çıkmak, kitap okumak, arkadaşlarınızla birlikte vakit geçirmek, sohbet etmek gibi gerçekliği olan paylaşımlarda bulunup kaliteli vakit geçirmek hepimize daha iyi geliyor!