- “ENSİA’DAN LİSANSSIZ RES ONAYLARINA DESTEK”
- ENERJİ SANAYİCİLERİ VE İŞ İNSANLARI DERNEĞİ BAŞKANI ALPER KALAYCI:
- “BAKANLIĞIMIZIN HAZİRAN AYI DEĞERLENDİRME SONUÇLARI İLE 21 LİSANSSIZ RES BAŞVURUSUNU ONAYLAMASINI MEMNUNİYETLE KARŞILIYORUZ. BU PROJELER ENERJİ SEKTÖRÜNDE DAHA ÇOK OYUNCUNUN ÜRETİCİ OLARFAK YER ALMASINI SAĞLAYACAK.”
- “21 ADET LİSANSSIZ PROJENİN TOPLAM KURULU GÜCÜ 100 MEGAVAT SEVİYESİNDE. ÇOK DAHA YÜKSEK KURULU GÜÇTE PROJELERİ DEVREYE ALIRSAK, TÜKETİMİN OLDUĞU YERDE ÜRETİM OLACAK VE DAĞITIM ŞEBEKESİNDEKİ YÜK AZALACAK.”
Türkiye’nin Haziran sonu itibarıyla ulaştığı 104 bin 800 Megavat (MW) kurulu güç içerisinde lisanssız enerji santrallerin payı sadece yüzde 9 seviyesinde bulunuyor. Şebekeden bağımsız şekilde ve enerjinin tüketildiği yerde üretilmesini sağlayan, kişi ve kurumların da birer enerji üreticisi olmasını teşvik eden lisanssız santrallere, tüm gelişmiş ülkelerde büyük önem veriliyor.
Türkiye’de ise toplam kurulu gücü 9 bin 420 MW olan lisanssız santrallerin yüzde 92’sine karşılık gelen 8 bin 726’sı güneş enerjisinden oluşurken, lisanssız rüzgâr enerjisi santrali (RES) miktarı sadece 92 MW seviyesinde. Bu seviye, Türkiye’deki RES kurulu gücünün binde 8’ine karşılık geliyor.
// “SEMBOLİK AMA ÜLKEMİZ İÇİN ÇOK DEĞERLİ”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın son olarak Haziran ayı değerlendirme sonuçları ile 21 lisanssız RES projesine onay vermesi, sektör temsilcileri arasında memnuniyetle karşılandı.
Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, toplam kurulu gücü 100 MW olan projelerin, rüzgâr verimi yüksek kentlerde kurulacağını belirterek, “Rüzgâr enerjisinde ulaştığımız 11 bin 500 MW kurulu güç içerisinde sembolik değere sahip lisanssız RES’lerin sayısını mutlaka artırmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için bürokratik mekanizmaların sadeleştirilmesini ve onay süreçlerinin hızlanması gerektiğini belirtiyoruz. Böylelikle hem daha çok tüketicimizi enerji üreticisi olarak sistemim içine dâhil edebilir, sektörümüzü tabana yayabilir ve dağıtım şebekesinden ciddi bir yükü azaltabiliriz. Bu itibarla, Bakanlığımızın son proje onayları ile mevcut lisanssız RES kurulu gücümüzden daha fazlasının Haziran ayı değerlendirmesinde kabul edildiği görülüyor. Bu durumu elbette memnuniyetle karşılıyor ve daha yüksek ölçekte lisanssız RES’lerin devreye alınmasını diliyoruz.” dedi.
// “DAĞITIM ALTYAPISINDA SORUN BÜYÜK”
Lisanssız RES’lere onay verilmesinin, yatırımların artması için tek başına yeterli olmayacağına dikkat çeken Kalaycı, dağıtım şirketlerinden kaynaklanan altyapı sorunlarının çözüme kavuşmasının taşıdığı öneme dikkat çekti.
Rüzgâr ve Güneş enerjisinde teknolojik gelişimlerin etkisi ile yatırım maliyetlerinin düştüğünü, buna karşılık enerji fiyatlarının artması ile bu yatırımların cazip hale geldiğini vurgulayan Kalaycı, şu değerlendirmeyi yaptı:
// “ALMANYA’NIN BAŞARISININ ALTINDA LİSANSSIZ SANTRALLER VAR”
“Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’mıza teşekkür ederken, ülkemizde asıl sorunun elektrik dağıtım altyapısında yaşanan sorunlar ve bürokratik mekanizmalardaki yavaşlık olduğunu ifade etmek istiyoruz. Lisanssız projeler artık bütün dünyanın dikkatle izlediği, tüketimin olduğu yerde üretimi önceleyen yatırımlardır. Özelikle güneş enerjisinde ülkemiz çok şanslı. Ancak dünyanın en verimli coğrafyaları arasında yer almamıza rağmen, 104 bin 800 MW kurulu gücümüz içinde güneş enerjisinin payı 10 bin MW sınırını Mayıs ayında geçebildi. Yıllık bin 600 saat güneşlenme süresi ile Türkiye’den yüzde 60 daha az güneş alan Almanya’nın, güneş enerjisinden 70 bin MW, yani bizden 7 kat fazla enerji üretmesi hepimizi düşündürmelidir. Almanya’nın bu başarısının altında küçük ölçekli projelerin etkisi çok büyüktür.
Bu noktada küçük ölçekli lisanssız enerji yatırımcılarına bir yatırım modeli sunmamız gerektiğini düşünüyoruz. Sanayici, otel sahibi, fabrika sahibi, site sakini, apartman sakini ya da herhangi bir vatandaş… Kendi tükettiği elektriğini üretebilecek iradesi ve finansal gücü varsa bırakalım üretsin. Bu sektöre gelir elde etme amaçlı olarak bakan yatırımcıları ise lisans süreçlerine yönlendirelim.”